Editörden (Aralık 2015)

Merhaba Dostlar,   Her Nefes’in Aralık 2015 sayısına hoşgeldiniz. Bir milâdî yılı daha geride bırakmak üzere olduğumuz bugünlerde sayımızın konusu “Hz. Mevlânâ”. Zamanın, yüzyılların ötesinde olan, Allah aşkının doruk noktalarından, insan-ı kâmiller içerisinde müstesna bir yere sahip, gönüller sultanı Hz. Mevlânâ’yı bu senenin son sayısında ve siz gönül dostlarımız eşliğinde hep beraber zikredelim istedik.   […]

Sohbetler (Aralık 2015)

SOHBETLER   Kâmil insan, hakîkî aşkın kapısı… – “Öyledir. Her şey, o kâmilin kalbine girebilmek için yol arar ve o sırât-ı müstakimden aslına ulaşmak için hasret çeker. Her şeyin esas yüzü, bilerek bilmeyerek o, tarafa dönmüştür. Şurada otururken sokaktan geçenlere bakıyorum: Asker, sivil, po­lis, odacı, çöpçü, türlü kıyafette insanlar geçiyor. Bunlara “Efendiler ne­reye gidiyorsunuz?” diye sorsanız, […]

“İnsan Allah’ı Sevdikçe Kulu Sevmeyi De Öğreniyor”

  Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz? Çok şükür büyük bir lûtuf olarak ben mutasavvıf bir ailenin içine doğdum. Kendimden çok ailemi anlatabilirim çünkü bana çok örnek oldular. Hayatta hiçbir şeyin problem olmadığı bir ailede büyüdüm. Çok büyük felâketler, sıkıntılar geldi başımıza fakat bizim evde düğün bayram gibi geçti. Annem hâdiselerin hep negatif taraflarını silip pozitif […]

Elif’ten Yâ’ye

  “Ey beni kapıda görüp de geriye dönen; sonra da başka taraftan gizlice bana nergis kokulu yüzünü gösteren sevgili! Sen bu tavrınla: Evvelce bir an için gördüğün sevgilinin burada olduğunu anla, demek istiyorsun ve benim bu hâle hayretle bakışıma da, ara sıra şeker gibi gülüyorsun…”   Divân-ı Kebîr’i uykusuz bir gecede ilk olarak kurcalarken okuduğum […]

Koşarak Gelen Adam

Bu aralar Yâ Sîn Sûresi’ni çok okuyorum. İnsanı kendisine çeken gizemli bir enerjisi var. Bazen bir oturuşta defalarca okumak istiyorsunuz. Kimi ayetleri o kadar hoşuma gidiyor ki, tekrar üstüne tekrara doyamıyorum. “Selâmün kavlen min Rabbi’r-Rahiym!”… Karya halkıyla ilgili bir bölüm var. O bölüm kafamı çok meşgûl ediyor. Bu halka önce iki resûl gönderiliyor. Sonra onları […]

Hz. Mevlânâ ve Şems

Hz. Mevlânâ, devrinin önde gelen, belki de aristokrat olarak tanımlanabilecek, hem varlıklı hem de eğitimli ailelerinden birinde yetişmişti. Devrinin ve şehrinin önde gelen isimlerindendi. Böyle iken kimi kimsesi olmayan, üstü başı pek makbul görünmeyen, dahası çevresinde pek de sevilmeyen Şems ile karşılaştığında neden bu kadar etkilenmişti? Neden o güne kadar olan çevresinden uzaklaşıp insanların öfkesini […]

Ne mutlu benim yüzümü göreni görene…

Ne mutlu benim yüzümü göreni görene…     Bilirsin ki Allah kendi isimlerini kendi sıfatlarını onların bütün kudret ve mânâlariyle Âdem Peygamber’e göstermiştir. Âdem’den sonra gelenlere ise aynı isim ve sıfatları ya Âdem vâsıtasıyle yâhut Âdem neslinden gelen velîler ve nebîler delâletiyle bildirmiştir.   Sen bir nûru, ister Hakk’ın bir âyinesi olan insandan, ister bizzat […]

Neden Hz. Mevlânâ?

Ben Hz. Mevlânâ ile yirmili yaşlarımın başında Türkiye’den çok uzak bir ülkede soğuk bir kış mevsimi, akılları durduracak güzellikte bir kütüphanede tanıştım. O ilk tanışmadan sonra, her ne kadar içimde bir uyanma olduysa da, Mesnevî’yi evime ve elime alabilmem ve tasavvufa baş koyabilmem birçok seneler aldı.   Ben bir filozof değilim ama var oluş soruları […]

Kapıyı Çalan Benim

  Herkesin hayattan beklediği ve istediği şeyler vardır. Acaba bu isteklerimiz bizim için en iyisi midir? Peki ya her çaldığımız kapının yüzümüze kapanmasında ne gibi bir hayır vardır? Hepimiz mutlu olmak ve dilediğimiz hayatı yaşamak için gelmişizdir bu dünyaya. Yani en azından böyle sanmaktayız. Şöyle bir düşünelim, kim kötü bir hayat ister ki? Güzel eş, […]